Ç.G.U. Özge Selçuk Bozkurt
Çocuk Gelişim Danışmanlığı
&
Oyun Terapisi
  • Ana Sayfa

  • Gelişim Değerlendirme&Danışmanlık

  • Oyun Terapisi

  • Aile ve Evlilik Danışmanlığı

  • Çocuğumla Evdeyim Blog

  • Hakkımda

  • Yazılarım

  • video

  • Gelişim Evreleri

  • İletişim

  • Aktivite Önerilerim

  • ...

    Çocugumla Evdeyim Blog

    Ana Sayfa
    BLOG

    Güvenebileceğimiz Araştırma Nasıl Yapılır?

    27.07.2017

    Ç.G.E. & Oyun Terapisti

    Uzm. Özge Selçuk BOZKURT

    BESLENME VE SAĞLIK İLETİŞİMİ PROGRAMI

     

    Geçtiğimiz günlerde katıldığım Beslenme ve Sağlık iletişmi konulu, Sabri Ülker Vakfı’nın organize ettiği eğitimdeydim. Eğitim kapsamında  bir bilim insanı olarak sizlere bilgiler aktarırken,  bilimsel bilgiler ,bilginin kaynakları geçerlilik güvenilirliği nasıl olmalı ve halka nasıl arz edilmeli gibi birçok konuda bilgilerimizi pekiştirdik…

     

    20170709_093316_edited
    20170709_093316_edited
    20170709_130614_edited
    20170709_130614_edited

     

    Hatta birazdan size öğrendiklerimin “ödeve “ döküldüğü bir çalışma da sunacağımJ

    Önce gelin bakalım beslenme ile ilgili güvenli bilgi kaynaklarına:

    Şu an dünya devletlerince  beslenme araştırmaları üzerine geçerliliği kabul görmüş vakıf ve kuruluşlar mevcut.  Bu kuruluşlar, Uzun çalışmalar sonucunda geçerliliği kabul görmüş araştırmaların verilerini tarafsızca sunmaktadır. Bunlar: (linklere tıklayıp sayfaları görebilirisiniz.)

     

     

     

    1. http://sabriulkerfoundation.org/tr/ (Türkçe)

     

    1. www.eufic.org  (Türkçe dil seçeneği  mevcut)

     

    1. http://www.who.int/en/

     

    1. https://www.bnf.org

     

    1. www.efsa.europa.eu

     

     

    1. https://www.gov.uk/government/groups/scientific-advisory-committee-on-nutrition

     

    1. http://ilsi.org

     

     

     

     

     Bir başka deyişle;

    sağlık ve beslenme ile ilgili eğer  bir konuda kaynak arıyorsanız araştırmaları temellendirecek veriler sunmakta olan bu kaynaklara da bir göz atmanızda fayda var.  Çünkü yarın öbür gün bir bilim insanı, kendi verilerine dayanarak bir hipotez öne sürebilir (varsayım) Bu durumun “tez “ olabilmesi için  genel olarak kabul görmesi gereklidir. Antitez üretilebilir. Yani genel kabul gören fikre karşı çıkan, onu olumsuzlayan fikir…  Işte bu kurumlar, hem tez, hem antitezi bu noktada buluşturan  bağdaştıran daha sağlıklı daha bilinçli fikir üreten SENTEZ ‘İ ortaya çıkaran kurumlardır.  Böylece sürekli gelişme sağlanır ve bilinç sürekli daha üst düzeylere ulaşacaktır. 

     Hadi bakalım gelelim ödevime:

     

    Bu kez çocuk gelişimi ve pedagojisi dışında bir bilimsel yazı hazırladım. Uzmanlığım olmayan ancak, bilimsel verilerle temellendirilecek olan… başlıyorum:

     

     

    Efendim; konumuz şu:

    HİPOTEZ

    Kalp sağlığı uzmanı Amerikalı Bilim insanı Dr. James DINcolantino, yeni yayınlanan SALTFİX isimli kitabında ,tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik görüşlere karşı çıkıyor ve bilinenin tam aksine yetersiz tuz tüketiminin ,şeker tüketme isteğini arttırdığını öne sürüyor…

     

    Genel olarak Birçok ülkenin sağlık politikalarında belirtilen günlük 6 gr. Tuz alımı önerisi Dr.DİNİcolantino’ nun önerisinin oldukça altında kalıyor.

     

    Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin 2012 yılında yayınladığı çalışmaya göre; Türkiye’de günlük ortalama tuz tüketimi 15 g kadardır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün “Yetişkin ve Çocuklarda Tuz Alımı”na yönelik yayınladığı Rapor’a (2012) göre ise günlük alınması önerilen tuz miktarı 5 g’ın altında olmalıdır. Bu oranlara baktığımızda ülkemizde tüketilen tuz miktarının ne kadar yüksek olduğu görülebilir. (http://sabriulkerfoundation.org/tr/tuz_tuketimi_ve_saglik)

     

     

    ANTİTEZ:

    Sağlık açısından değerlendirildiğinde; sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Ancak fazla tuz tüketiminin de yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon) ile ilişkili olduğu daima dikkate alınmalıdır. Fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını artırarak kemiklerden kalsiyum kaybına neden olabilir. Bilindiği gibi kemiklerden kalsiyum kaybının artışı osteoporoz ve kemiklerin kırılma riskini arttırır. Bu nedenle lezzetine bakmadan yiyeceklere tuz eklenmemeli ve fazla tuzlu besinler tüketilmemelidir.

     

    Dr. James DINIcolatino nun savunması şu şekilde: tuz aza alındığında şeker tüketme isteği artıyor. Bu da vücutta yağ depolayan insülin hormonunun salınımını etkiliyor ve TİP II Diyabetin (şeker hastalığı) nın çıkmasınsa sebep oluyor. Tuzun bileşimindeki sodyumun, kan dolaşımı için yaşamsal olduğu ve tuzu sınırlamanın kalp krizi ve felce sebep olabileceğini ,tuzun barsaklarda vitamin emilimine yardımcı olduğu nu , dikkat konsantrasyonu arttırdığını ve böbreklerin korunmasına da yardımcı olduğunu ifade ediyor.

     

    Biz ise Yaşanılan coğrafya,iklim bedensel özelliklere göre   vücudun su alımını su atılımını dolayısıyla tuza olan ihtiyacın mevsimden mevsime bile değişiklik gösterebileceğini düşünürken tuz azaltılmalı derken,bilim insanımızın bu çalışması üzerinde durulması gerekiyor...

     

    Diyeceğimiz hipotez ve anti tez tamam, son  bir güncelleme için sentez üretilme aşamasında güvenli  bir kurumun  bu Bilim İnsanımızın tezi üzerinde son çalışmayı yapması bekleniyor... işte en azından güvenli tarafsız bilgi kaynaklarını öğrendik..Takipte kalacağız...


     

    Please reload

    Çocuğumla Evdeyim'i takip için;
    • Facebook Basic Square
    • Instagram Social Icon
    • YouTube Social  Icon

    Geçit Premium

    Ahmet Yesevi Mah. Bahçe Sok. No: 11 B Blok Kat :2 No:13 

    NiLÜFER-BURSA

                                             

     0224 451 72 12 - 0532 726 30 96

           

     mail@ozgeselcukbozkurt.com

    • Facebook Black Round
    • YouTube Basic Black
    • Instagram Black Round
    BLOG